Cumartesi

Her şey mutfağa girmemle başladı. Masanın üstünde kocamaaaaan bi meyve tabağı duruyordu. İçlerinden birini seçtim. Turuncu, büyük olanı. Tam çekmeceyi açıp bi bıçak alacaktım ki elimdeki portakala bi daha baktım. Ne sevimliydi o öyle! Bir kaç bıçak darbesinden sonra onu bu hale getirdim.



Ve şu anda onu yiyorum! Kendi yarattığım şeyi yiyorum! Keserken vicdan azabı duymama rağmen yapmaya devam ettim. Üstelik önce suratından başladım soymaya ve bunu yaparken içimden kötü kadın kahkahaları atıyordum!

Demek ki ben asla iyi bi anne olamam! Kendi çocuğumu yerim ben! Zaten annem derdi ki: "Sana köpek alırdık, çok severdin ama hiç ilgilenmezdin. Her şeyini ben yapardım." Evet, haklı kadın.

İlk kendi aldığım kedimi iki hafta sonra evdeki papağanımız alışamadı diye evlatlık verdim. Yani bir şeylere tercih etme de var bende bak bak sen! Sonra başka bi kedim oldu. Şimdi o da yok. Dedesi bi yere götürdü, hala bulunamadı.

Annem hep derdi zaten babası kılıklı diye.

0 yorum: