Cumartesi

Zamanın birinde, biri mide ağrısı sorunları yaşıyormuş. Yastığında salyası, kıçında eli hiç eksik olmazmış. Hatur hutur kaşınır dururmuş. Çırpı gibiymiş bu "biri". Yer yer kilo alamazmış. Kabak çekirdeğini hiç sevmez, kokusundan bile nefret edermiş.
Tabi bu anlattıklarımın hiç biri önemli değildi! Bu "biri" sürekli bir yerlere gidermiş. Gezer de gezermiş.
Her gece rüyasında garip garip şeyler görürmüş. Üstlerinde dünya haritası olan dört tane taş gökten düşer, bu "birinin etrafını hiç çıkamayacağı şekilde çevrelerlermiş. Sonra duvarların birinin üzerinde "En az dört vakte kadar....." diye tamamlanmamış bir cümle yazarmış. "Biri" kan ter ve poposunda bir kaşıntıyla uyanırmış her gece.Gel zaman git zaman "biri"nde hemoroid sorunu baş göstermiş. Ama ciddi ciddi "baş göstermiş" yani!!! Ozamanlar doktor da yok tabi! Var da adı doktor değil, şifacı. Gitmiş şifacıya, demiş böyle böyle. "Hımmm "demiş şifacı, eğilmiş incelemiş. Sonra teşhisi koymuş: "Sende bağırsak kurdu var. Üstelik basur olmuşsun sen! Çok mu acılı baharatlı yedin bakalım?". Neyse bu "biri" gitmiş üzgün üzgün, en yakın arkadaşına bu sorununu anlatmış. Arkadaşı şaşkın "Aaaa götünde kurt mu vaaaar!?!?!" diye bağırmış. Yoldan geçen, daha önceki yazıların birinde bahsettiğim köyün delisi bunu duymuş, zaten o sıralarda da gelecekte "atasözleri ve deyimler klavuzu" olarak anılacak kitabı yazmakla meşgul imiş. "Hemen yazmalıyım bunu kitaba!!" demiş. Sonra düşünmüş neden öyle demiş olabilir, neden öyle demiş olabilir... Bulmuş!! Çünkü o "biri" çok geziyormuş. Demek ki bundan sonra çok gezen, yerinde duramayan insanlara böyle denecekmiş.

Not: Hı zavallım bu sorununu çözdükten sonra da Gustavus Hindman Miller'ın büyük büyük büyük dedesine gidip, gördüğü rüyaları yorumlatmış. Tabirlerinin izinden gidip ileride üniversite denilecek yere turizm bölümü açtırmaya karar vermiş.
Ruhu şad olsun

0 yorum: