Çarşamba

Sahi, neydi şu adamın numarası?

Bengisu'yla Burcu var yanımda. Böyle biyerdeyiz, bi apartman dairesi ama neresi burası bilmiyorum. Aşağı inmeye çalıştık, asansör bozuktu inemedik. Bi kadın vardı bi de.. Sarışın erkek gibi saçlı, höt höt konuşan.. Küfür ediyodu o.. Bizi görünce çabuk çabuk çıktı merdivenleri. Sevgilisinden ayrılmış, asansörü kullanması gerekiyomuş. Zaten elektrikler de kesik. Merdivenlerin yanlarına mumlar koymuşlar küçük küçük, onlar aydınlatıyo burayı. Biz hala bekliyoruz asansörün önünde. Eve de girmiyoruz çünkü ev çok garip. Bi salon var, ortasında mavi bi temizlik kovası.. Bi de başka bi oda, orda da birileri yatıyomuş ama kapısı kapalı. Kucağımda laptop oturdum merdivenlere. Burcunun çocuğu nerde çok merak ediyorum ama soramadım hiç. Bengisu sürekli düğmeye basıyo. Bi ara elektrikler geldi gibi oldu. Koştuk hemen asansöre. Tam o sırada da sarışın kadın çıkmıştı. Çabuk çabuk dedim bas düğmeye gelmesin. Korktum da azıcık kadından.. Düğmeler de çalışmıyo ki.. Asansör de acayip zaten. 2010'un asansörü gibi.. Tepesinde ampul sallanıyo. Işığı çok güçlü ama gözümü alıyo, şekiller oluşuyo. Bengisu sürekli düğmeye dirsek atıyo, Burcu hiç konuşmuyo. Bişeyler olmuş ben bilmezken de.. Bilmiyorum işte hala. Tam kadın geliyodu ki asansör çalıştı. Aşağı bastık ama yukarı çıkmaya başladı sallana sallana. Sonra bi ara durdu aniden, aşağı inmeye başladı bu sefer de.. Kadın çağırdı kesin, kızıcak şimdi diye düşündüm ama o değilmiş. O kata geldiğimizde durduk, açtık kapıyı kimse yok. Sonra kapı henüz kapanmadan asansör aşağı inmeye başladı birdenbire. Herkes çok normalmiş gibi karşıladı durumu da daha sonra düşününce korktum ben.
İndik sonunda aşağı. Ne ara dışarı çıktık hatırlamıyorum çünkü bi ara da apartmanın kapısı açılmıyodu. Bi de asansörün indiği katta ön kapı yoktu sanırım. Böyle yangın çıkışı gibi bi kapıya açılıyodu. Kapının rengi yavruağzı diye düşündüm. Ne biçim bi renk ismi! Pembe desen değil böyle garip bi renk. Acaba küçük bi kapı olduğu için mi yavruağzına boyamışlar diye düşünürken.. Çıkmışız işte dışarı. Bi baktım koşuyoruz ama niye koşuyoruz hiç bi fikrim yok. Bengisu koş dedi sadece, sorgulamadım. Otopark gibi biyer.. Sağ tarafta, arabaların arkasında bi grup gördüm bi ara. Rapçi Fuat vardı aralarında bize bakıyolardı. Ama karanlıkta kapşonlu bir sürü insan.. Ben yine korktum onlardan sonra ne çok korktum ulan bugün dedim. Bi de Bengisu bişeyler anlatıyodu koşarken sonra ben pokemon eğitmeni oldum. Hıığğ oldum gerçekten bak! Ceplerimde o poke-toplardan hissettim ama dokununca hiç bişey yoktu. Yarışmalarda da önemli olan katılmaktır ya hep zaten..
Neyse bi ara yorulmuşum galiba ama ben hiç hissetmiyordum.. Zemin koşu bandı gibi oldu, arkaya doğru kaymaya başladı her şey. Dur dur diye bağırdılar ama durursam düşerim diye korktum. Ne çok korktum.. Burcuyla Bengisu hızla geriye doğru gittikçe ben koştum ama onlara bakarken bana doğru gelen apartmanı görmemişim.
İyice yumdum gözlerimi çok ışık vardı çünkü.. Sonra kızdım Çağıla ben uyurken açma şu ışığı sonuna kadar diye. Bi de çok acıktım bişeyler yemek lazım.

1 yorum:

Maybe. dedi ki...

bengisu ve burcu mu vardı yanında?
yani burcu vardı demek istiyosun...(: