Pazartesi

Attıra attıra yürüyoruz

Bu haftaki konumuz topuklu ayakkabılar. İki üç arkadaşım topuklu ayakkabı almaya -giymeye- karar verdi. Böyle top topuklu ama. Bi de onlarla yürümesi sorun hani. En güzel örneği amerikada. Herkes topuklu, herkes yürüme özürlü. Madem yürüyemiyosun niye giyiyosun? Ama onlar napsınlar? Onların benim gibi babaları yok ki topukluyla yürümeyi öğretecek. Ahaha şimdi benim halamın nikahı vardı tee bilmemkaç sene önce. Ve benim de bir çift topuklu ayakkabım -çizmem-. Böyle giydik giyiştirdik, taktık takıştırdık, bi kaç saat var evden çıkmamıza. Babam dedi ki: "Sen yürüyebilecek misin onlarla? Düşme salak gibi." Sonra hiç üşenmeden oturduğu yerden kalktı, hafifçe ayak uçlarında yükseldi ve "Böyle attıra attıra yürüyceksin. Böyle attıra attıra.." diyip her adım atışında önce parmak uçlarına basarak yürümeye başladı. Sonra sıra bana geldi ve ben "attıra attıra" yürümeye başladım. Yani evet, bana topukluyla yürümeyi öğreten annem, en yakın kız arkadaşım, teyzem, halam, yengem vs. değil babamdır! Hem de benim babam!
Evet, öğrendim. Hayır, düşmedim.
Ayrıca dilşadın evinde olan olaydan sonra bir sonuca vardık ki, erkekler bu işi bizden daha iyi kotarıyorlar. Ama napıyoruz? Çaktırmıyoruz.

0 yorum: