Pazar

Gemi nasıl yüzer?

Sabah sabah kek yaptım, kurabiye yaptım bi de mim yapayım. Memete de burdan selamlarımı gönderiyorum hani... Neyse ilk soru şuymuş:
"Kırk yıl düşünsem aklıma gelmeyecek üç icat?"
Şimdi bu soruyu cevaplayabilmem için de bi kırk yıla ihtiyacım var sanırım. Henüz televizyonu, radyoyu, telefonu anlayamamış biri olarak saçma bi şekilde sanki ihtiyacım olduğunda her şey aklıma gelebilirmiş gibi. Ama aklıma gelirmiş derken, "keşke bi alet olsa da şöyle şöyle olsa." dermişim gibi. Yoksa mantığını falan hayatta çözemem. Ama buldum, gemi diye bişey olmasa hayatta da aklıma gelmezdi. Denizden gitsek keşke derdim. Doldururdum suyu küvete. Leğeni de koyardım. Bakardım, içine bir şeyler koydukça batıyo dibe. Gemi memi yapmak aklıma da gelmezdi. Hakkaten çok acayip nasıl oluyo ki? Diğeri, bunu okulda konuşuyoduk. Şu inşaat bilmemneleri var ya. Adını bilmiyorum. Böyle upuzuuuuun bişey var. Onun ucunda başka bi demirden bişey var. Ara sıra dönüyo falan. Nasıl oluyo ki o? Devrilmesi gerekiyo bi kere. Ha yiğit bunu çözüp, tersten bina inşaa edilebileceğini iddia ediyodu. Ahaha üçüncüsü de bu olsun ozaman. Kırk yıl düşünsem tersten bina inşaa etmek aklıma gelmez.
- Ailecek yiyoruz, seviyoruz, beğeniyoruz bıdı bıdı dediğim üç peynir çeşidi?
Öncelikle bu soruyu sorana "neden?" diyorum. Ne alaka ki? Kime ne, ne peyniri sevdiğimizden? Pazar araştırması falan mı yapıcak ki? Neyse.. Beyaz peynir, eski kaşar, bide şu sarı peynirler var ya ondan.
- Lunaparkta sadece üç makinaya binme şansım olsa neye binerim?
Yüksekte olmayan, hızlı olmayan, beni ordan oraya savurmayacak, beş bin elli saat tepe taklak beklemeyeceğim her şeye binebilirim. Öyle lunapark da kalmadı. O yüzden şimdi bi lunaparka gitsem binebileceğim üç şey yok. Tırtıl trenler falan var onlara binerim heralde. Korku tüneli de olur ama o bineceğim tren abuk subuk hareketlerle ordan oraya hız yapmıyosa. Çuf çuf gidelim işte yavaş yavaş. Kaldırmıyo yaşlı ruhum öyle şeyleri çocukluğumdan beri. Ölürüm falan mazallah.

Sonradan sonradan: Kağıt ulan! Hayatta aklıma gelmez kağıt yapmak. Nerden bilicem ki ağaçtan yapılacağını. Selülözdü oydu buydu. Duvara tahtaya falan yazardım.
Daha da sonradan: Paratoner.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Sevgili kızım,
bak sana anlatayım şimdi gemi nasıl yüzer... Bilmiyorum zamanında babanı mı kandırıyordun yoksa derslerine çalıştın mı ama "özkütle" diye birşey vardı hani bir zamanlar. hani m/v, yani kütle bölü hacim. Gemiler denizi kandırarak su üstünde kalır! çeliğin özkütlesi sudan tabiki ağırdır, fakat deniz geminin içinin boş olduğunu bilmez. o yüzden hacminin de çok büyük olduğunu düşünür, sesini çıkarmaz, böylece suyun üzerinde kalır. fakat deniz bulduğu en ufak delikten geminin içinin boş olduğunu anlarsaaa hemen boşlğu doldurup gemiyi içinde kaybeder, çünkü kandırmak kötü birşeydir sevgili kızım. hadi bakayım bitir şu yemeğini, ağzının kenarını sil...