Çarşamba

Şunu da diyim de kurtulayım

Şimdi bendeniz cumadan beri evden çıkmıyorum. Evvet bildiniz delirmiş durumdayım. Kesin sokakta bütün insanlar bana bakıcak yine acayip acayip. Biliyorum biliyorum kesin göz kalemim akmış olucak ya da fermuarım açık kalıcak ve daha bilumum şeyler. Neyse ki yaklaşık bir saat içinde normal insan kılığına gireceğimi biliyorum. Hah ne diyordum? Evet, eve tıkılıp kaldım. Ve bunun sorumlusu bir ödev. Halbuse çok da kolay bir ödev. Herrr şey kafamda. (bunların hepsi kafanın içinde ceren hoho) Söyleyeceklerim hazır. Biliyorum Brutus nerde hata yaptı da, o hatayı Antonius yapmadı. Oturup yazıcam sadece. Ama yazamıyorum ki! Çünkü bi yazım dilimin olması lazım ciddi bir ödev formatında. Ama ben şunları demek istiyorum:

"Ey Brutus, gittin Roma imparatorunu öldürmek gibi bi bok yedin. E peki, tamam iyi ettin de, ne diye gidip halka öyle konuşuyosun? Verdin hükmünü, sonra gidip 'ben böyle bişey yaptım ama iyi mi ettim kötü mü?' denir mi? Mal mısın afedersin? Sonra bi de geçmiş "benim acım sizden daha büyük" diyosun. Sen ne diye hakim rolünden vazcayıp, kendini halktan biri yapıyosun ki? Yaa böyle yüz verirsen adamın .mına koyarlar. Kangracıleyşıns yani! Alkışlar senin için geliyor. Bak Antonius'a. Çakaaaal.. Mal gibi gidip konuşmasına izin verdin, o da sana ayarı verdi. Artık erdemli erdemli gidersin Caesarcığının yanına."
İşte şunları toparlayıp düzgün bi dille yazmam dört günümü aldı. Hohoğğ... Em ay idiyıt? Yes, ay em. Gazoz kapağı efektimizle uğurlanıyoruz...

0 yorum: