Cumartesi

Sana malik oldu da, mütemmim cüzzüne niye...

Şu! sıralar -işaret ediyorum-, abesi meşgale edinmiş bendeniz, tüm Zama'nın gelmiş geçememiş, en büyük askeri dehalardan -her ne kadar kendisini üçüncü olarak görse de- Scipio'dan da BÜYÜK komutAN Mutlu Ceren Cangöz, yenilip yenilmediğimi bilemememin haklı kafa karışıklığını yaşıyorum. Beynimi yiyip (!) duran şey, "Stratejinin Babası" olarak nitelendirilen en büyük düşmanım görünümlü dostum Hannibal'ı, kendi taktikleriyle nasıl alt etmiş olduğumu anlayamamam. Tıpkı her şeyi nasıl alt üst etmeyi başardığımı anlayamamam gibi. Başına benzer şeyler gelmişlerden oluşturduğum senatoma bıraktım kararları. Artık kuzu gibi sessizim. Bahsi geçen konuda Roma'yı yakacak kadar gözü kara deli olmam hiçbir şeyi değiştirmiyor çünkü.
Mavi üzerine turuncuyu beş beyaz karakterle görmeyeli de çok oldu misal. Bunun, görmeyeceğim demek olmaması gibi, görmeyeceğim gerçeğini de değiştirmeyecek olması, In Bruges'daki o en sevdiğim sekansı -hatta bir kaç da diyebilirim- sık sık düşünmemi, hatta zaman zaman gerçekleştirmek istediğim gerçeğini -olasılığını?- da değiştirmiyor. Ne demişti? Tüm olasılıklar %50. Sahi ne güzel insansın sen Aylin. Senatomun en bir incisi misin nesin?

Bayırdan aşağı eve doğru bağırır

Osman ağbey! Osman ağbey!

Sizin evi SOY!muşlar. Gapıyı bacayı GIR!mışlar. A! mınna bile goymuşlar! Çocuğun pisıkleytini çalmışlar.

Cuma

Olur da hani

"Borçveren'le borçalan'ın para keseleri arasındaki fark, soytarılık eden ile soytarılık edilen'in bellekleri arasındaki fark kadar. Ama buradaki benzetme, akademisyenlerin deyimiyle, dört ayak üzerinde değilse de, Homer'dekilerin en iyisinden bir ya da iki ayak daha fazlası üzerinde durur. (Homer'in teşbihleri iki ayak üzerinde duruyor, bu dört)

Ezcümle, birisi sizin hesabınıza paraları toplamış, öteki sizin namınıza bir güzel kahkaha patlatmıştır; hepsi bu. Oysa faiz her her iki durumda da işlemektedir; düzenli ya da düzensiz yapılan ödemelerin, olayın anısını canlı tutmak dışında bir işlevi yoktur. Ne var ki, bir şer saatte, rehinci kapıya dikilir ve anaparayı o güne dek işlemiş tüm faiziyle birlikte geri isteyerek, her ikisine de sorumluluklarını hatırlatıverir."

Yerden göğe kadar haklıymışım

Çarşamba

Beni bana anlatma Shuffle

Var bi olayı da. Yok, bildiğimizden -kendimi hariç tutuyorum- daha farklı bir şey. Onun içinde acayip, böyle "bilen" bir şey olmalı yani. Yoksa başka türlü.. Yok canım!

Eskitiyorum, eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğu

Gözden kaçırmam ile gözden çıkarmam arasında yaşanan süreç, 10.07.2009 ile 07.10.2009 arasındaki zamana tekabül ediyor. Biz buna resitatif zamanlar diyoruz.
AÇIKLAMAYA çalışmaktansa, yerine en çetrefil geometri problemini çözmeyi yeğleyeceğim bir şey var: Vaftiz olmadan önce doğmam gerekliydi.

Salı

O "fark" kötü

Anlamsız zamanlarda -"yerlerde" de olur bak- o durum içinde anlamsız kalan -"uygun olmayan" daha doğru bak- şeyleri farkediyorum.
Ölüyorsun, çünkü biliyorsun abi! -öğrenmek, anlamak- Hakikat değil de ne?
Özlemek de fark etmek mesela.
Farkındayım.

Cuma

Cola'ysa evinde iç ve portakallı vodka gribe keskin çözüm.

"Beş sene sonra tekrar türkçe- matematik testi çözmek, net hesaplamak, kaç yanlışın kaç doğruyu götüreceği hesabında olmak bana çok acayip geliyor. Artizlenmeyin! Beş sene beş senedir. Bana uzun."

"Yukarıdaki paragrafa göre" diye başlayan bir soru sormayı çok isterdim. Büyük ihtimalle "vurgulanmak istenen nedir?" derdim.
Eğer Mehmet'in verdiği o kocaaa ALES soruları kitabının kapağını açmış olsaydım tabii. Neyse bir buçuk gün uzun bir zaman. Halledilir.

Bir de bir haftadır domuz gribinden evde yatıyor olmamın getirdiği ilgiye muhtaçlık ve dikkat çekme isteğimden; buna karşılık anne ve babamın tutumundan bahsetmek istiyorum. Tamam domuz gribi falan değilim, dikkat çekme ihtiyacımdan bahsetmiştim bir cümle önce. Travestiliğe ramak kala sesimle insanları ölüyorum diye darladığım da doğrudur. Ama tamamen saf ve temiz duygularla yapıyorum bunları. Tek istediğim bir Yeşilçam annesi ve türk dizisi babasıydı. Annem endişeli endişeli "ışığı kapa artık kadın!" çığırışlarıma rağmen bütün gece başımda beklesin; "ben uyurken bi elleme, dokunarak uyandırma demiyor muyum yeaa!" diye afkurmalarıma rağmen alnıma ıslak bezler koysun. Babam adeta bir Tamer Karadağlı olsun. O fırtınalar estiren, kükreyen adam, sırf vücut ısım normalinden bir derece yüksek diye -o da allah bilir neden hiho- karalar bağlasın, dağları delip en iyi doktorları getirsin.

Çok şey mi istiyorum?

En azından bana cüzzamlı gibi davranıp, ben odaya girdiğimde alelacele maskelerini takmasınlar. "Çok konuşma bütün mikroplarını dağıtıyorsun etrafa." demesinler. Ulan dışarı çıkıyorum; insan "kızım çıkma daha çok hasta olursun." der di mi? Benimkiler insanlara mikroplarını bulaştıracaksın diyor. Çağıl'ı doktora götürüp beni götürmediklerinden bahsetmek biler istemiyorum. Hayır, bi sor di mi yani kibarlık olsun diye.
Neyse Orhan baba söylesin: Başa gelen çekilirmiş çekemem diyemem nırınını nını..

O değil de hasta olmam ve pazar günü sınavımın olması cumartesi bir şeyler yapamayacağımız anlamına gelmiyor bence. Yani şimdilik öyle geliyor. Birazdan Mehtap çemkirmeye başlar. Kaçtım.

Aşkom dedi, gülüm dedi

Gökçe, bu sözler sana.

Ben demiştim derim. İçeriğinde oynamalar olur, olmaz değil. Biçimi, ahengi, osu, busu aynı ama.
Memikciğim, kıps kıps.

Salı

Oğlum şok acayip bir şey oldu!

Vayanasını!

Keywords: Kuaför, Ahmet abi, her anlamda ibne.

Teşvik Yasası

Aradığım tat kesinlikle Bejeweled'daki adamda. Renan teyze, serzeniyorum ya hani, oluyor mu bari bir şey söyle diye. Excellent diyor. Awesome diyor.

Renan teyze anlar. Kıps