Cumartesi
Sana malik oldu da, mütemmim cüzzüne niye...
Bayırdan aşağı eve doğru bağırır
Osman ağbey! Osman ağbey!
Cuma
Olur da hani
"Borçveren'le borçalan'ın para keseleri arasındaki fark, soytarılık eden ile soytarılık edilen'in bellekleri arasındaki fark kadar. Ama buradaki benzetme, akademisyenlerin deyimiyle, dört ayak üzerinde değilse de, Homer'dekilerin en iyisinden bir ya da iki ayak daha fazlası üzerinde durur. (Homer'in teşbihleri iki ayak üzerinde duruyor, bu dört)
Çarşamba
Beni bana anlatma Shuffle
Var bi olayı da. Yok, bildiğimizden -kendimi hariç tutuyorum- daha farklı bir şey. Onun içinde acayip, böyle "bilen" bir şey olmalı yani. Yoksa başka türlü.. Yok canım!
Eskitiyorum, eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğu
Gözden kaçırmam ile gözden çıkarmam arasında yaşanan süreç, 10.07.2009 ile 07.10.2009 arasındaki zamana tekabül ediyor. Biz buna resitatif zamanlar diyoruz.
AÇIKLAMAYA çalışmaktansa, yerine en çetrefil geometri problemini çözmeyi yeğleyeceğim bir şey var: Vaftiz olmadan önce doğmam gerekliydi.
Salı
O "fark" kötü
Anlamsız zamanlarda -"yerlerde" de olur bak- o durum içinde anlamsız kalan -"uygun olmayan" daha doğru bak- şeyleri farkediyorum.
Ölüyorsun, çünkü biliyorsun abi! -öğrenmek, anlamak- Hakikat değil de ne?
Özlemek de fark etmek mesela.
Farkındayım.
Cuma
Cola'ysa evinde iç ve portakallı vodka gribe keskin çözüm.
"Beş sene sonra tekrar türkçe- matematik testi çözmek, net hesaplamak, kaç yanlışın kaç doğruyu götüreceği hesabında olmak bana çok acayip geliyor. Artizlenmeyin! Beş sene beş senedir. Bana uzun."
"Yukarıdaki paragrafa göre" diye başlayan bir soru sormayı çok isterdim. Büyük ihtimalle "vurgulanmak istenen nedir?" derdim.
Eğer Mehmet'in verdiği o kocaaa ALES soruları kitabının kapağını açmış olsaydım tabii. Neyse bir buçuk gün uzun bir zaman. Halledilir.
Bir de bir haftadır domuz gribinden evde yatıyor olmamın getirdiği ilgiye muhtaçlık ve dikkat çekme isteğimden; buna karşılık anne ve babamın tutumundan bahsetmek istiyorum. Tamam domuz gribi falan değilim, dikkat çekme ihtiyacımdan bahsetmiştim bir cümle önce. Travestiliğe ramak kala sesimle insanları ölüyorum diye darladığım da doğrudur. Ama tamamen saf ve temiz duygularla yapıyorum bunları. Tek istediğim bir Yeşilçam annesi ve türk dizisi babasıydı. Annem endişeli endişeli "ışığı kapa artık kadın!" çığırışlarıma rağmen bütün gece başımda beklesin; "ben uyurken bi elleme, dokunarak uyandırma demiyor muyum yeaa!" diye afkurmalarıma rağmen alnıma ıslak bezler koysun. Babam adeta bir Tamer Karadağlı olsun. O fırtınalar estiren, kükreyen adam, sırf vücut ısım normalinden bir derece yüksek diye -o da allah bilir neden hiho- karalar bağlasın, dağları delip en iyi doktorları getirsin.
Çok şey mi istiyorum?
En azından bana cüzzamlı gibi davranıp, ben odaya girdiğimde alelacele maskelerini takmasınlar. "Çok konuşma bütün mikroplarını dağıtıyorsun etrafa." demesinler. Ulan dışarı çıkıyorum; insan "kızım çıkma daha çok hasta olursun." der di mi? Benimkiler insanlara mikroplarını bulaştıracaksın diyor. Çağıl'ı doktora götürüp beni götürmediklerinden bahsetmek biler istemiyorum. Hayır, bi sor di mi yani kibarlık olsun diye.
Neyse Orhan baba söylesin: Başa gelen çekilirmiş çekemem diyemem nırınını nını..
O değil de hasta olmam ve pazar günü sınavımın olması cumartesi bir şeyler yapamayacağımız anlamına gelmiyor bence. Yani şimdilik öyle geliyor. Birazdan Mehtap çemkirmeye başlar. Kaçtım.
Aşkom dedi, gülüm dedi
Gökçe, bu sözler sana.
Salı
Teşvik Yasası
Aradığım tat kesinlikle Bejeweled'daki adamda. Renan teyze, serzeniyorum ya hani, oluyor mu bari bir şey söyle diye. Excellent diyor. Awesome diyor.