Cumartesi

Oluyor

Demek istediğim, cümlelere takılmamak gerektiği. İnsan değişen bir şey en nihayetinde. Götü kurtarmak için kurduğum, anlık milyonlarca cümlem olmuştur. Ya da o an gerçekten öyle hissettiğim için söylediğim ama sabahına bunu söylediğim için kahretsin bile demediğim. Ya da hissettiğim şeyi söylemeyi yediremediğimden mi bilmiyorum, -etik tepik oyunları da olabilir.- kafamdan geçenin tam tersi ya da saçma sapan hali olarak çıkan cümleler.

Hisse tercüman olan her cümle güvenilmez. İyi ya da kötü.

Önem verdiğim noktada o yüzden onlarca kez düşünerek konuşuyorum. Beynimin yetebildiği her hamleyi hesaplamaya çalışmam samimiyetsiz ve yavaş gelebilir fakat önem verdiğim şey karşımdakiyse bunu yapma zorunluluğu da hissediyorum.
Bir de cümleye takılmayacaksak neye tutunacağız meselesi var ki, ne bileyim ben oğlum.O duygu yoğunluğunu en düşük seviyeye ayarlayınca fazla rahatsız etmiyor, bunu söyleyebilirim.Yani benim mekanizma böyle işliyor.
Şunların hepsinin ana teması korku. Olabilecek şeyden korkmak. Karşındakinden korkmak. Entel tabirle, yarattığın şeyden korkmak. Dönüştüğün şeyden korkmak. Hissettiğin şeyden korkmak. İçindeki -her ne hakkındaysa- potansiyelden korkmak.
"Cümlelere takılma." da savunma mekanizmasıymış. Pişman olmamak ya da en genelinden, üzülmemek için konulan set. İyiymiş. Yapılabiliyorsa, olabildiğine mantıklı. Faydalı en azından. Yes.

1 yorum:

bataryazayif dedi ki...

yeni okudum. ne kadar da ben.