Cumartesi

Daa hop koydum

Uyuyamayınca sinirleniyorum

Belki televizyon karşısında uyuyakalırım diye ümit edip, o kanaldan bu kanala dolaşınca,

"Hayat Sevince Güzel" filmindeki Ayşecik'in tam iki yüzlü yalancı bir şırfıntı; Michael Moore'un dolandırıcı; ilkokul 4'ten üniversite 4'e kadar Teoman'ı seksi bulan biz kızların ne yazık ki hâlâ gerizekalı; dünyada ne kadar siksok fikir varsa ve bu projeye dökülüyorsa %99.9'unun tutuyor
olduğu gerçeğine şahit olabiliriz.

Flash tv hep güzel.

Her cümerçesi

Esvermeksizin,hislerimetarumarolduğunuZiçin. Sırf kelime olarak da olsa herkesin bildiği o çerçevede duran meşhur ikili -hani birinin olmadığını iddia ettiğiniz fakat aslında kendince hep orda olmuş olan-. Lağn!

Niz lafın gelişi. Gidişata puan verelim. Lütfen.
Tek kişi uzatır mısınız?

Cuma

Hohoy ben buna gülerim

Burdan muhataplarına reveransımı yapar, selam ederim. Bir hayli de gülerim.

Çarşamba

Gelselerdi

Fikrim geldi. Almışlar. Möff!

Pazar

Misal .....

Şimdi Reklamlar:

Nını nının nın nın aşkı hisseeet nını nının Joy Tüüürk.

Joy Türk beni de Venedik'e götürse.


Cumartesi

Huyalla huy

Agathon'un dediği gibi: "Ola ki, biri kalkıp olası olmayan şeylerin, çoğu kez insanların başına gelmesi olasıdır, diyebilir."


Çünkü olası olmayan şeyler meydana gelir, bu yüzden de olası olmayan şeylerin olması olasıdır. Eğer bu doğruysa, 'olası olmayan şeyin olası olduğu' ileri sürülebilir. Ama bu saltık olarak doğru değildir.

Ama bir güç var

"Duruyorum."

Çok şeye cevabım bu benim. Hani tepki de bir cevapsa.. Geri kalan ise: "Dur Ceren! Dur Ceren! Dur Ceren!"
Olduramadım tam.

" 'Anlatıcı etkisi mühim.' 'Durmak önemli.' 'Riske gireceksin aga!' 'Elli elli.' 'Olmadı mı da olmaz.' 'Dene.' 'Paranoyaksın unutma; basirete bağlanma.' "
Durmak mühim.

Oda sıcaklığı yetmediğinde(!) derin dondurucu şart

Şimdi bir tane "hayvan" var. Var o! Orda bi kere anlaşalım. Onu ben var ya, çok seviyorum. Çok hoşuma gidiyorsun diye yanağından makas alırım. Öyyyle de siz düşünün yani!

Sonra o evrim falan geçiriyor herhalde. Bir şeyler oluyor yani anlamadım ki. Bildiğin insan! Bir de satır arasında belirtmeliyim ki, o maymundan gelme olaylarını tamamen inkar ediyorum. Maymun lan! Tiken tiken oluyorum duyunca bile. Maymundan olacağına, ne bileyim, taş toprak çamur farketmez hiç, boka bile razıyım. Performans sanatı falan hani bir yerde. Maymun ama.. Reddedildi!
Neyse ne diyordum, hiçbir şey.
Yani öyle işte.

Not: Ama yine de şöminesinin üstündeki çerçevede maymun fotoğrafı olan ev, güzel bir evdir.

Pazar

Yeşil 2

Boşa koysam dolmazdı, doluya koysam almazdı. E anlamıştık değil mi? Boyumun ölçüsü tam tamına 1.90'dı. Mezura burnumun tam ucundaydı. O zamanlar her şeye karşı çıkardım. Ketumun biri olur, ağzımı bir tek "HAYIR!"a açardım. Düzülecek, derdim. "Üzülecek de." Ama belki de düzelir miydim? Düzeldim.

Ak'la Kara'yı seçtik. Sıkıntıya kürek çektik. Sonra aklıma estiler; üşüdüm. Düşünemedim. Düşünemez insan o durumda. Akıllara sarar. Sardı.
Ak'a al dedim, yaptığını beğendin mi? "Ben gidiyorum." O hiçbir şey demezken.. Kara göründü! Git der gibi baktı yüzüme. Kurtuldum. Artık özgürdüm!

Basirete bağlandım seneler sonra. Bir dediğim on oldu, on beş oldu. Ağırlığınca alttan aldım. Allah gönlüne göre yerdi, ses etmedim. Dedi: "Yüzün yüzüme baka baka kızarır. Ağzından çıkanı artık kulağım duymaz." Kaybettim. Gerçi çok aybettim. Ne yapayım işte, şimdi sayıklayıp duruyorum birincinin aşını.

Çarşamba

yeşil

(?, !, %)


%: Boynunda ölebilirim.
?: Kertenkele. ,....(!) ---> düşünce balonu
%: Hâlâ mı?
?: Kertenkelenin biri, bir sabah kuyruğunu yenileyemeyeceğini öğrenmiş.
%: Ne
?: Bu kötü. Ama sana değil. Kimbilir bana da. Cevabım o zaman. Değiştirdim. Evet.

Buldum yea

Tabii ki 2 derece sıcağı ölçüyor. Ama 2 derece sıcak, yeterince sıcak değil.

Salı

Bir Abdullah vardı, öldü dediler. Öl ki meşhur olasın sen.

Nerden bulduğumu o kadar hatırlamıyorum ama o kadar iyi ki buldum ki, adımı Babacerenler diye değiştireceğim. Babacerenler olur bak. Güldüm.





Perşembe

Bu hayal, gücünü kamçılar


Bu önemsiz bir fark da değil esasında.

Mesele, zatıalilerinizi sık sık birbirine düşüren eskimiş şapkanın kenarını kıvırmak'la kenarı kıvrık eskimiş şapka gibi bir mesele değil. -burada konunun doğası gereği bir fark var-

Ve, izninizle belirteyim, beyefendilerim, hem de geniş bir fark.

Pazar

Nasyonel Sosyalist Zombi

Canım canım tezimin -görüyorsunuz ona nasıl da müşfik sesleniyorum- büyük -çok büyük- bir kısmını Goebbels propaganda ededursun; ben bir tane film buldum. Şurda.

Güzel mi? Değil. Ama ben eğlendim. Kanında yahudilik olan elemanın zombiler tarafından ısırılmasına rağmen dönüşmemesi beni benden aldı. Danrım çok eğlendim bu fikirle!
Tengri Türgü korusun tabii.

Cumartesi

Ne olur bir avans ver Bedia

Nerden aklıma geldi bilmiyorum da, iyiki geldi. Hayret bişeysin!



Perşembe

Ve yeri gelmişken tekrar

O suyu kirletmeye kıçın yetmez, kafanı sok Zollius kafanı.

Salı

Linki de bu

Belki Kramer'ı çok sevdiğimden, belki de saçma salak şeylere güldüğümden -çok sıkılmış da olabilirim bilemiyciğim-, youtube'daki bir videonun altına yazılan bir yorumla bi beş saat eğlendim. Şimdilik yapılmış en güzel tespit. Başka aklıma gelmiyor. Videomuz şu:



Bu da yorumu:

ShellBenyo:
It's like Sean Penn and Prince had a baby, and then he was raised by Kramer. LOL
Linki de bu, bir Fransız markası.

Cumartesi

Sana malik oldu da, mütemmim cüzzüne niye...

Şu! sıralar -işaret ediyorum-, abesi meşgale edinmiş bendeniz, tüm Zama'nın gelmiş geçememiş, en büyük askeri dehalardan -her ne kadar kendisini üçüncü olarak görse de- Scipio'dan da BÜYÜK komutAN Mutlu Ceren Cangöz, yenilip yenilmediğimi bilemememin haklı kafa karışıklığını yaşıyorum. Beynimi yiyip (!) duran şey, "Stratejinin Babası" olarak nitelendirilen en büyük düşmanım görünümlü dostum Hannibal'ı, kendi taktikleriyle nasıl alt etmiş olduğumu anlayamamam. Tıpkı her şeyi nasıl alt üst etmeyi başardığımı anlayamamam gibi. Başına benzer şeyler gelmişlerden oluşturduğum senatoma bıraktım kararları. Artık kuzu gibi sessizim. Bahsi geçen konuda Roma'yı yakacak kadar gözü kara deli olmam hiçbir şeyi değiştirmiyor çünkü.
Mavi üzerine turuncuyu beş beyaz karakterle görmeyeli de çok oldu misal. Bunun, görmeyeceğim demek olmaması gibi, görmeyeceğim gerçeğini de değiştirmeyecek olması, In Bruges'daki o en sevdiğim sekansı -hatta bir kaç da diyebilirim- sık sık düşünmemi, hatta zaman zaman gerçekleştirmek istediğim gerçeğini -olasılığını?- da değiştirmiyor. Ne demişti? Tüm olasılıklar %50. Sahi ne güzel insansın sen Aylin. Senatomun en bir incisi misin nesin?

Bayırdan aşağı eve doğru bağırır

Osman ağbey! Osman ağbey!

Sizin evi SOY!muşlar. Gapıyı bacayı GIR!mışlar. A! mınna bile goymuşlar! Çocuğun pisıkleytini çalmışlar.

Cuma

Olur da hani

"Borçveren'le borçalan'ın para keseleri arasındaki fark, soytarılık eden ile soytarılık edilen'in bellekleri arasındaki fark kadar. Ama buradaki benzetme, akademisyenlerin deyimiyle, dört ayak üzerinde değilse de, Homer'dekilerin en iyisinden bir ya da iki ayak daha fazlası üzerinde durur. (Homer'in teşbihleri iki ayak üzerinde duruyor, bu dört)

Ezcümle, birisi sizin hesabınıza paraları toplamış, öteki sizin namınıza bir güzel kahkaha patlatmıştır; hepsi bu. Oysa faiz her her iki durumda da işlemektedir; düzenli ya da düzensiz yapılan ödemelerin, olayın anısını canlı tutmak dışında bir işlevi yoktur. Ne var ki, bir şer saatte, rehinci kapıya dikilir ve anaparayı o güne dek işlemiş tüm faiziyle birlikte geri isteyerek, her ikisine de sorumluluklarını hatırlatıverir."

Yerden göğe kadar haklıymışım

Çarşamba

Beni bana anlatma Shuffle

Var bi olayı da. Yok, bildiğimizden -kendimi hariç tutuyorum- daha farklı bir şey. Onun içinde acayip, böyle "bilen" bir şey olmalı yani. Yoksa başka türlü.. Yok canım!

Eskitiyorum, eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğu

Gözden kaçırmam ile gözden çıkarmam arasında yaşanan süreç, 10.07.2009 ile 07.10.2009 arasındaki zamana tekabül ediyor. Biz buna resitatif zamanlar diyoruz.
AÇIKLAMAYA çalışmaktansa, yerine en çetrefil geometri problemini çözmeyi yeğleyeceğim bir şey var: Vaftiz olmadan önce doğmam gerekliydi.

Salı

O "fark" kötü

Anlamsız zamanlarda -"yerlerde" de olur bak- o durum içinde anlamsız kalan -"uygun olmayan" daha doğru bak- şeyleri farkediyorum.
Ölüyorsun, çünkü biliyorsun abi! -öğrenmek, anlamak- Hakikat değil de ne?
Özlemek de fark etmek mesela.
Farkındayım.

Cuma

Cola'ysa evinde iç ve portakallı vodka gribe keskin çözüm.

"Beş sene sonra tekrar türkçe- matematik testi çözmek, net hesaplamak, kaç yanlışın kaç doğruyu götüreceği hesabında olmak bana çok acayip geliyor. Artizlenmeyin! Beş sene beş senedir. Bana uzun."

"Yukarıdaki paragrafa göre" diye başlayan bir soru sormayı çok isterdim. Büyük ihtimalle "vurgulanmak istenen nedir?" derdim.
Eğer Mehmet'in verdiği o kocaaa ALES soruları kitabının kapağını açmış olsaydım tabii. Neyse bir buçuk gün uzun bir zaman. Halledilir.

Bir de bir haftadır domuz gribinden evde yatıyor olmamın getirdiği ilgiye muhtaçlık ve dikkat çekme isteğimden; buna karşılık anne ve babamın tutumundan bahsetmek istiyorum. Tamam domuz gribi falan değilim, dikkat çekme ihtiyacımdan bahsetmiştim bir cümle önce. Travestiliğe ramak kala sesimle insanları ölüyorum diye darladığım da doğrudur. Ama tamamen saf ve temiz duygularla yapıyorum bunları. Tek istediğim bir Yeşilçam annesi ve türk dizisi babasıydı. Annem endişeli endişeli "ışığı kapa artık kadın!" çığırışlarıma rağmen bütün gece başımda beklesin; "ben uyurken bi elleme, dokunarak uyandırma demiyor muyum yeaa!" diye afkurmalarıma rağmen alnıma ıslak bezler koysun. Babam adeta bir Tamer Karadağlı olsun. O fırtınalar estiren, kükreyen adam, sırf vücut ısım normalinden bir derece yüksek diye -o da allah bilir neden hiho- karalar bağlasın, dağları delip en iyi doktorları getirsin.

Çok şey mi istiyorum?

En azından bana cüzzamlı gibi davranıp, ben odaya girdiğimde alelacele maskelerini takmasınlar. "Çok konuşma bütün mikroplarını dağıtıyorsun etrafa." demesinler. Ulan dışarı çıkıyorum; insan "kızım çıkma daha çok hasta olursun." der di mi? Benimkiler insanlara mikroplarını bulaştıracaksın diyor. Çağıl'ı doktora götürüp beni götürmediklerinden bahsetmek biler istemiyorum. Hayır, bi sor di mi yani kibarlık olsun diye.
Neyse Orhan baba söylesin: Başa gelen çekilirmiş çekemem diyemem nırınını nını..

O değil de hasta olmam ve pazar günü sınavımın olması cumartesi bir şeyler yapamayacağımız anlamına gelmiyor bence. Yani şimdilik öyle geliyor. Birazdan Mehtap çemkirmeye başlar. Kaçtım.

Aşkom dedi, gülüm dedi

Gökçe, bu sözler sana.

Ben demiştim derim. İçeriğinde oynamalar olur, olmaz değil. Biçimi, ahengi, osu, busu aynı ama.
Memikciğim, kıps kıps.

Salı

Oğlum şok acayip bir şey oldu!

Vayanasını!

Keywords: Kuaför, Ahmet abi, her anlamda ibne.

Teşvik Yasası

Aradığım tat kesinlikle Bejeweled'daki adamda. Renan teyze, serzeniyorum ya hani, oluyor mu bari bir şey söyle diye. Excellent diyor. Awesome diyor.

Renan teyze anlar. Kıps

Perşembe

Kıssam'dan hisseler

Sevgili Eugenius,

Sana bu ismi verdim çünkü lokmaların bittiğinde yerine geçeceğin şeyin soylu ve iyi bir aileden gelmiş olduğunu düşünmek -daha doğrusu inanmak- istiyorum. Bütün bunların altında talihsiz bir nüktedanlığın yattığını anlamışsındır sanıyorum. Ama YUT ARTIK Eugenius! Bir fare gibi kemirmeyi bırak; çiğne ve yut!

Afedersin...
Kalbim biraz hassas da. Zaman geçtikçe, canımın acımasına daha da katlanamaz hale geliyorum. Ama endişelenme! Sonuçta ikimiz de bu sorundan kurtulma talihine mazhar olduk. Bunu düşünerek biraz daha sabredebilirim.
Ve yemeyi bitirdiğinde... Ve yerine geçtiğinde...
Sahi, ne olacak?
Bir diğeri de seni yiyene ve senin yerine geçene kadar bekleyip göreceğiz. Ama düşünmeyi kesmiyorum, ki başını alıp dört nala giden bu düşünceler seni teşvik etsin; onlar kadar (bir şey) olabilesin.
Sonrasını bilmiyorum. Şimdilik, başına benzer şeyler gelmişlerden oluşturduğum heyete bıraktım tüm işi.
Çiğne Eugenius! ÇİĞNE VE YUT.

Çarşamba

Me to manique cho banne, bir İtalyan markası

Bak senin sevdiğin havalar da geldi. İki haftaya özlersin ama güneşi. Biraz güneşi. (Bir Osmanlı markası)

Olmuyorsa, olmayınca olmuyorsa... (meeh)
Ne diyor? BOŞZAMAN BEYGİRLERİ TARTIŞILAMAZ. "De gustibus non est disputandum." Kabul. Tartışmıyorum. (Konumuz o değildi ki.)
Konumuz neydi? ("uz"laşamamak.)
Konum, yalnız yaşamak. Biraz yalnız. Konum? (Lokasyon, bir Fransız markası.)
Konum: 1. e4 e5 2. Vh5 Ac6 3. Fc4 Af6 4. Vxf7 ve mat




(Ama çobana kimse inanmamış. Çünkü çoban...)

Lorem ipsum

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipisicing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua. Ut enim ad minim veniam, quis nostrud exercitation ullamco laboris nisi ut aliquip ex ea commodo consequat. Duis aute irure dolor in reprehenderit in voluptate velit esse cillum dolore eu fugiat nulla pariatur. Excepteur sint occaecat cupidatat non proident, sunt in culpa qui officia deserunt mollit anim id est laborum.

Çok istedim bir şey yazayım ama aklıma hiçbir şey gelmedi.

Cuma

Knock knock knocking on

Sabahın köründe kalkabildiğim tek günde de, evde kilitli kalmam... "Korumuyorsun anneciğim, zarar veriyorsun." geyiğini yapabilirim şimdi. Ne bileyim hiç olmadı sor anahtarım var mı?

Dersten çekilme süreleri bitmeden bi halledeyim bari ne yapayım.

Pirlanta Muhammed

Hindistanlı 'pirlanta' Muhammed'i olaydan bir hafta sonra İstiklal'de görmeme ne demeli? Daha ilginci, görür görmez "Oha Muhammed bu!" demem? Bu ne anlatıcı etkisidir arkadaş! Fulya'nın taklit yeteneğini takdir etmeli.

"Merhaba. Beni tanidiniz mi? Ben sadece arkadaş olmak istiyor. Ben sizi çok beğendi. Pirlanta! Pirlanta!"
Ben diyeyim, olay götte bitiyor. Tesadüfün böylesi!

Salı

Yusuf Nokta Midye

Her şey bir masa etrafındaki on kızla başladı. Aslında birleştirilmiş iki masaydı. Bilirsiniz, bu gibi masa düzenlemelerinde elbette ki biri, o iki masanın tam birleşimine denk gelir. Arada kalmışlık. Bahsedilen biri, bacaklarını da rahat rahat uzatamaz. Yazıktır. Neyse.

Kulaklarından akan libidonun etkisiyle her bir bacağını bir masaya aitleştiren kızımız uzağa doğru seslenmeye başlar: "Bıyıklııı Bıyıklıı!" Libidonun sıvı olup olmadığı ya da öyle mi çağrışım yaptığı daha sonra tartışılabilir ama muhattap olunacak kişi kesinlikle ben değilim.

Olaylar gelişir. Çalgıcılar on iki kişilik masayı çok sever. Zurnacı gider, davulcu gelir. Masada bıyıklının kel arkadaşı da vardır. Üç orkestra, bir baloncu, dört "yar saçların lüle lüle" eskitildikten sonra, doğum günü şarkılarıyla Küba'ya doğru yol alınır. Ha arada bir kimlik karmaşası da oldu da, allahtan iki adım var. Ama Kezban'ın o gece Paris'te olmadığına bahse girerim.

Uçakta servis edilen midye dolmalar, gezgin hostes Yusuf abi, Tarlabaşı Blues Band ve bir önceki seyahatimizden Dorock Yalçın abi'yi saymazsak, oldukça sıradan bir uçak yolculuğuydu. O koltuğun arkasında izlediğim konser çok iyiydi ama. Tarlabaşı Blues feat. Oya-Bahar Kardeşler.
Sonra Oya evlendi işte. Küba'ya yerleşme kararı aldı. Biraz zorunlu bir karardı gerçi. Uçağı kaçırınca, ne yapayım ne yapayım? Evleneyim bari demiş.

İşte bir ara ben, Vah, Bah, bıyıklı bir de tee daha en başta on kızken biz, kimlik karmaşasına kurban verdiğimiz üç çocuk annesi evli Ceren kaldık. Tabii ya! Neden öyle ki diyorduk ya, en baştaki olaydan ötürü öyle oldu o. Neyse toplam beş kişiyiz. Ama ne biliyor musun? O son tekilayı içmeyecektik.
THE END
Filmden replikler de olsun bari:
- Allahım! Midyeciye bile borcumuz var!
- Ay orası ne be öyle? Gitmeyelim oraya çok kalabalık. Baksana tip...sizin ne işiniz var burdaaa?
- Yusuf abiiii!!! Nasılsın Yusuf abi? Bak bu gece krediler yatıyor hemen yanına geleceğiz. Vallahi söz! Telefonuma seni "Yusuf nokta midye" diye kaydettim.
- Ya Oya nerdeee?
- Ben evliyim. Kocam evde çocuklarımla, beni bekliyor. Üç çocuğum var benim. İkisi erkek biri kız. Ben hem okuyorum, hem çocuklarıma bakıyorum abi.
- Merba ben Burağğk. Ya seğn?
- Sen Metin'in kardeşi misin?
- Bugün benim doğumgünüm!
- Yusuf abi, hayatımda hiç bir torba midyem olmamıştı. Bu ne güzel hediye Yusuf abi.
- Pardon bıçağınız var mı?
- Bak abi, ben kimseye kolay kolay abi demem. Ama sen bundan sonra bizim Yusuf abimizsin.
Bunun başlığı Yusuf abi olsun bari.


Pazar

Nefes sesi ürkünç bence

Yapacak bir şey yok. Adamlar yapmışlar.

Dursun.

Kırmızı kırmızı kırmızı... Yüce!

Hay allah cümle kuramıyorum dedim. Gene o ifadesiyle "Cümle kuruyorsun çünkü." dedi. Anladım.


Memnun oldum v.5
Beş de az mı çok mu karar veremedim.
"Bıkbık vınıvıdı.... ama saygı duyuyorum." var bir de ki, duyan organlarınızı sikeyim.
O tavuğun gözünün içine bakmak, o filmleri izlerkenki etkiyi bırakıyor, korkuyorum. İkisi de bir şey anımsatıyor sonuçta.
Borç meselesi değil tabii ama yine de teşekkür etmek isterim. İlk üç dakikayı sana ithaf ederim.
Şahit meselesi biraz kafa karıştırıcı. Bence daha fazla dramatize etmemeliyim. Son cümle acımasızcaydı da neyse.

Bazen aklıma takılıyor. Bilerek yaptığım bir şey değil de yani ondan. En eski anıma gidiyorum. Tamam normal. Az ileri sar. Çarpı 3 iyidir. Heh dur. Bak "saklamak" var.
Gizlemen lazım.
Niye?
Üzülür. Sen üzersin. Sen üzmemiş olsan da sen üzersin.
O zaman?
Gizle. Söyleme. Üzülsen de söyleme. Ne olsa geçer. Dayanıklısın sen. Babanın kızısın. Onun için sakla.

Sar ileri. Gitgitgit... Dur.
"Sorma!"
Serdeki merak?
Gizlice öğren. Bil ama söyleme. Sakla.

(Sarileri.)
Bil ama belli etme. Hisset ama duyma. Konuş ama oyna.
Niye?
Çünkü üzme!

Başka şartlarda başka olurdu belki. Herkes memnun. 1 ölü, az sayıda yaralı. Yani görev tamamlandı. Gidemeyiz ki daha çok var. Neyse.

Biliyorum işte borç meselesi değil ama yine de teşekkür ederim. Sevgi mevgi meseleleri. Sikmişim koşullarını. Her halükarda, illaki.

Cumartesi

Konuşurken kafanın içine soktuğun gibi beni, yazabilsem. Neler neler anlatırım.

Aaa çekil ya manyak mıdır nedir? Dengesiz karı.
Maydonoz gibi yolucaksın şunları. Nefret ediyorum şu çıpırlardan. Kadınların hepsinden nefret ediyorum. Gerçi beni de annem doğurdu. Onunla da çok iyi anlaşamayız. Didişip duruyoruz. Sevmiyor beni, kıskanıyor. Ben cilveliyim, işveliyim. Endamım var ya benim, ondan. Annem çingene. Harbi çingenelerden. Geçen gün şurda yatırdı beni yere. Çok güçlü manyak! Deli kuvveti var. Çingene işte! Babam sever ama beni.
Ne bakıyorsun be yelloz! Sıçtırtma ağzına! Şurdaki şurdaki. Minübüsün içindeki. Dengesiz karı ayol! Nefret ediyorum şunlardan. Mal mal bakıyor. Ne varsa?
Ben en iyisi motorsiklet alayım. Evet evet en iyisi o olacak. Ayy ya da araba mı alsam? Ama napıcam ki arabayı. Param yok ki hiç zaten. Bak bak! Motorsikletli kadına bak. Ayyy bak bak! Ben de alacağım. O kadın gibi süreceğim. Endamlı endamlı.
Biz en iyisi Naciye alalım bugün. Benim kanalım var. Kanal D. 20 liraya alıyorum. Geçen kubar aldık. Merdivenlerin orda bastık. Ay bi duman oldum ki sorma.
Sen bana güvenmiyor musun? Kanalım var benim diyorum. Ben alırım. Ucuz da hem. Of sen bana güvenmiyorsun. İstersen Gülay'la Nurhan'a sor. Onlar benim eski kankalarım. Birlikte takılırdık. Nefret ediyorum hepsinden. Sen de onların sözüne bakıyorsun biliyorum. Tanımıyorlar ki beni. Nerden tanıyacaklar? Eskiden ben de onlar gibiydim. Normalde minicik etek giyer çıkarım dışarı. Öyle güzel, öyle endamlı oluyorum ki! Nefret ediyorum hepsinden. Ama tanımıyorlar ki beni. Konuşsunlar.
Sen etrafı çok önemsiyorsun. Amaaan umrumda mı kim ne derse desin. Gülay'la Nurhan'a inanıyorsun sen, biliyorum. Dünya sikimde değil. Ne halleri varsa görsünler.
Hülya Avşar da (*bilmediğim bir kelime ki sanırım onların jargonunda travesti ya da onun gibi bir şey demek)'ı sevmezmiş. Onları* seven bir tek Seda Sayan. Hülya Avşar bile sevmezmiş ama. Siktirsin orospu. Seda Sayan harbi kadın, delikanlı kadın.
Ayol manyak mıdır ne? Rahatsız ruh hastası! Tip tip bakıyor. Kıskanıyorlar beni. Endamımı kıskanıyorlar. Gülay'la Nurhan da kıskanıyor, arkamdan konuşuyorlar. Kankalarımdı eskiden onlar benim. Sen insanları fazla takıyorsun, takma! Of trafik de bir türlü ilerlemedi.
Bak bak! Şimdi nazarımız varsa üstümüzde hepsi gidecek, denizin üstünden geçiyoruz. İnsanlar yağmurluklarını giymiş balık tutuyorlar. Nefes almak istiyorum ben. Naciye içmesek de olur. Birayla da güzel olabiliriz. Of ısrar etme işte! Ne olacak canım maksat güzel olmak değil mi?
Ay ben dayanamıyorum inelim hadi burda. Şoför bey kapıyı açar mısın? Şoför beeey!! İneceğim burda kapıyı aç! Sana diyorum şoför aaa deli midir nedir? Rahatsız! Kestirecek gırtlağını şimdi bana! Sıçtırtma ağzına aç kapıyı. Manyak ayol. Dengesiz! Hadi gel iniyoruz.

Çarşamba

Başta Erman Toroğlu, Beşiktaş Düşmanları- Mesajınız var.

İnegöl'den 15663 no'lu Beşiktaş kongre üyesi Ahmet Galip Meriç abimiz,

Direkt görüşemiyoruz şu anda Galip abim, araya girenler var ama büyüksün vallahi. Sabahtan beri seni arıyorum, sağolsun Memik buldurdu.

Ahuha adam safi öfke. Digitürk'ü kesilmezse eğer tehdit ediyor."Kırarım televizyonumu. Bak yakarım evimi!" diyor.
"Digitürk'ten bir ricam olacak. Allah için bana Erman Toroğlu'nun numarasını versinler."
Belki diyor, "bana bugün var ya, iki yüz milyar telefon faturası gelecek. Hiç sorun değil. Helal olsun. Beşiktaş için Allahımı peygamberimi... ÇARŞIĞAAAAAAAA"

Salı

Bi bulduruverin onu bana

Bana şeyi buldursanıza ımm. Alkışlarla Yaşıyorum'da dinliyorduk yanlış hatırlamıyorsam. Telefon kaydı. Adam aboneliğini iptal ettirmek istiyor. Sonra kendinden geçip Çarrşııııııı diye bağırıyor. Küfürbaz Metin değil. Hatırlamıyorum işte. Hadi be bi hatırlayanınız varsa..

Pazartesi

Truth hurts


Ya sev, ya save as

Bunlar da lazım olur Dursun.

Zevk.com 18+

Nohoho diye güldüm. İşte bu çok güzel. 18 yaşından büyük olduğunu kanıtlamak için kompozisyon yazmak zorundasın ki şifreyi alabilesin. Zevk Diyarı.


Seçmece:

olum gonder sifreyi deli etme bankaci abilerini. zaten abaza abaza dolasiyoruz. emre timurkan
askerken iki günde bir karaşimşek çıkardı. askere gittiysen ne dediğimi bilirsin. Bilirsen bilirsinki 16 yaşından küçük olsam askere gidemezdim. Bi de ilavetenn bir kanıt daha gönderiyorum. Uzay 1999 Ay üssü Alfa dizisindeki ay mekiklerinin adları kartal diye başlardı örn: kartal 1 gibi Küçük ev dizisinde dişlek çilli bi kız vardı ya adı laura ydı gördüğün gibi sadece 16 değil 26 yaşından da büyük olduğumu kanıtladım. şimdi gönder abine parolayı yoksa pazar konserlerinde herbert fon karajan ın yönttii klasikleri sayarım ona göre.
lan ali ben aydın şu bilgi işlemde ki uzun aydın tanıdın mı lan eğer tanıdıysınsan taksim e git orda bir boya sandığı var onu alırmış gibi yap bekle beni geliyom.


am osurması! bunu öğrendiğimde 21 yaşındaydım.

Cumartesi

Görmez olaydım nınını nınınımmm

Mahaha akıllarına gelmemiş demek ki. 00:15
İlahi!

Çarşamba

Ne iş?

Bir de şunu tanıtayım tamamdır. Ne iş yapsak? İş fikirleri paylaşım platformu imiş. Ne iş? İşşşş

Özür mahiyetinde

Zamanında "İşte tipik Gani Müjde filmi" diye bir cümle kurmuştum. Hani beğenmedim ama O'ndan da daha fazlasını beklemem gibi bir ima var orda. Şimdi izninizle kendime söyleyeceklerim var:
"Sikik! Nerden biliyorsun da konuşuyorsun?"

Gani Müjde benim için hep tırt bir adamdı. Ya da şöyle söyleyeyim, yavşak espirilerden hoşlanan insanlar için bir şeyler yapıyordu. Kapı gibi Hayat Bilgisi dizisi vardı kanıt olarak. Aslında şey de diyebilirdim: Mehmet Ali Erbil espirilerine, Çağan Irmak hassasiyeti ekle, al sana Gani Müjde. NTV'de bir programı vardı, orda da kıldım. Sonra da Son Osmanlı geldi. İşte o yorumu bu filme yapmıştım. Kötü diyecek kadar bile kaale almamışım. Karşı atak Kahpe Bizans'tan gelmişti o gün ama düşününce o da "başarılı bir tipik Gani Müjde filmi" olabilirdi.

Arabesk'e baktım az önce. Senaryosunu Gani Müjde yazmış. Dur dedim ne yapmış bu adam. Ulan ben Gani Müjde'yle büyümüşüm! Kaygısızlar mesela ya da Baskül Ailesi. Kimseye laf ettirmem. Hele ki Kaygısızlar çok acayipti. Sonra Ruhsar var. Şu an benim yaşıtım olup da reklamcılık okuyan/yapan insanların yüzde sekseninin bu bölümü seçme nedenidir. (Evet araştırma yaptım, verilerle konuşuyorum) İnce ince Yasemince var. Daha birsürü milletin bayıldığı ama izlememiş olduğum şey var. Bu işler zamanının en başarılı en muhteşem işleri.

Ben zamanında öyle bir laf ettim de, öğrenince demeyecek miyim "be yarrak şimdi napıyorsun?"

3v2

13.02.09- 23.09.2009 Yeterli değil. Beklemedeyiz.


TD 121

Türk Dili dersini en sonunda blackboard üzerinden verecek okula önce bir fok alkışı gelsin. Benim ne suçum günahım vardı mınakoduklarım delirttiniz beni!

Lanlarım,

Beş senedir niyetlenip de unuttuğumuz için başvuramadığımız açıköğretim şeysi aha da bugün başladı. Ekimin 20'sine kadar. Beş sene unutma olayına girmiyorum hiç. ALES için de son iki gün haberiniz olsun. (25'i)
Ne şartlar altında internet bulduğumu göz ardı ederek görevimi tamamlamış bulunmaktayım. Sonra gelip, vay efendim Ceren başvurdu da bize söylemedi diye çemkirmeyin bana. Senin görevin haber vermek dediler, verdim. Şimdi gidiyorum.

Cumartesi

Evladım bak bi

Ceren telefonunu evde unutmuş. Hiç susmadı maşallah. Ayıplı mesajlar atmayın. Ben annesi. Sizinle mi uğraşacağım canım!