Çarşamba

tslk

Hiçbir şey için, dedi, hiçbir şey için acelem yok.

Sesler yine başlamıştı. Hep bu saatte başlardı. Duyardım. Kulağımı duvara dayamama gerek yoktu. Avazı çıktığı kadar bağırırdı. "Hiçbir şey için acelem yok!" Zaten du

******


Annem sanki duvara değil de babaannemin kafasına geçiriyor gibiydi. Çünkü babaannemin ölmek için hiç acelesi yoktu ve annem, bir gün elbet anlatacağım gibi, tez canlı olmayan insanları hiç sevmezdi.

"Sonsuza kadar yaşayacak sanki pezevenk." dedi.
Anneme baktım, kaşları çatık bir şekilde örgüsünü örüyordu. Belli ki bunu söylemeden önce epey tartışmıştı içinde yan komşuyla. Kafasının içinde sağlam bir hayali kavga olduğuna emindim.

Sonsuza kadar...

Hala bağırıyordu:
"Hiçbir şey için acelem yok!"
Neden böyle bağırıyor diye yine soracaktım, anneme bakınca sustum. Hayali kavgasını bölmek istemezdim. Sesler her başladığında annemin kaşları çatılır kendi dünyasına çekilirdi sanki. Ne sorsam duymaz, diretince de ne bileyim ben diye terslerdi. Babaannem ağır işitirdi zaten, hiçbir şeyden haberi olmazdı. Bazen babamın gittiğinden de haberi yok mu acaba diye düşünürdüm.
Bu konuyu babaannemle hiç konuşmazdım ama. Çünkü belki gerçekten de haberi yoktur ve öğrenince bize gelmekten vazgeçerdi. Yeterince yaşlı insanlar mantıksızlıkları kendi içlerinde kapatırlar. Bu, on

0 yorum: